- +90 543 606 01 36
- info@drerdemcanyardimci.com
- Gebizli, 1116. Sk. No:4, 07300 Muratpaşa/Antalya
Artan obezite ile birlikte bariatrik cerrahi yöntemler daha fazla dikkat çekmeye başlıyor. Bunlardan biri olan tüp mide ameliyatı (sleeve gastrektomi), obezite ve obezite kaynaklı sağlık sorunlarının giderilmesinde etkili sonuçlar veriyor.
Tüp mide ameliyatı, obezite tedavisinde kullanılan cerrahi yöntemlerden biridir. Obez veya aşırı kilolu kişilerin midesinin küçültülmesi ve bu sayede daha az yemekle tokluk hissinin oluşması için yapılır.
Bu cerrahi işlem, diyet ve egzersizle fazla kilolarından kurtulamayan ve obez olan kişilere uygulanır. Temel hedefi ise hastanın kilo vermesini kolaylaştırmak ve fazla kilolardan kaynaklı sağlık sorunlarını ve risklerini ortadan kaldırmaktır.
Yapılan operasyon ile midenin hacmi ciddi anlamda küçültülür. Küçültülme oranı %70-80 seviyelerindedir.
Midenin küçülmesi, daha az miktardaki gıda ile dolmasını sağlar. Bu durum ise kısa sürede tokluk hissinin oluşması demektir. Ayrıca midenin yüzey alanının küçülmesi, salgılanan açlık hormonu seviyesinin de düşmesine neden olur. Bütün bunlar ise hastaların artık daha az yemeleri ve hızlı bir şekilde kilo vermeleri ile sonuçlanır.
Tüp mide ameliyatı, açık ve kapalı olmak üzere iki farklı şekilde yapılır. Günümüzde, risklerinin az olması ve ameliyat bölgesinde iz bırakmaması nedeniyle yoğun olarak kapalı (laparoskopik) yöntem tercih edilir. Açık ameliyat ise nadiren ve zorunlu durumlarda tercih edilmektedir.
Kapalı ameliyatta hasta genel anestezi altına alınır ve karın bölgesine 4-5 adet küçük kesi açılır. Bu kesilerden girilerek mideye öncelikle kalibrasyon tüpü yerleştirilir. Söz konusu tüp, daha sonraki süreçlerde tıkanıklık olmaması için kullanılır.
Kalibrasyon tüpü ile kalacak bölümün adeta bir tüp şeklini alması sağlanır ve geriye kalan kısım kesilerek çıkarılır. Daha sonra kesilen bölüm kapatılır ve kalibrasyon tüpü çıkarılır.
Bu aşamadan sonra ise sızıntı olmaması için gerekli kontroller farklı teknik ve yöntemler kullanılarak yapılır. Kontrollerde sızıntı olmadığından emin olunduğunda, operasyon tamamlanır.
Obezite tedavisinde kullanılan farklı cerrahi yöntemler vardır. Tüp mide ameliyatının diğerlerinden en önemli farkı, mide girişinin ve çıkışının korunması ve buraya herhangi bir müdahalede bulunulmamasıdır.
Tüp mide ameliyatı, diyet ve egzersizle kilo veremeyenlerde etkili sonuçlar alınmasını sağlayan bir yöntemdir. Günümüzde, kilo verme ameliyatı olarak da bilinmesinin nedeni budur.
Her ne kadar kilo verme konusunda başarılı sonuçlar elde edilse de, herkes için uygun bir yöntem değildir. Bu ameliyatı olacak kişilerde aranacak şartlar şu şekildedir:
Buradaki şartların tamamını sağlayanlar için tüp mide ameliyatı, ideal bir tedavidir. Ancak şartları sağlamayan kişiler için önerilmemektedir.
Obezite tedavisi olarak tercih edildiğinde sleeve gastrektomi, hastalara çok önemli avantajlar ve yararlar sağlar. Bunlardan öne çıkanlar şunlardır:
Her ne kadar obezite tedavisinde etkili sonuçlar verse ve birçok önemli avantajı olsa da, bu prosedürün kendi içerisinde bazı dezavantajları da vardır. Bu dezavantajlar ise şu şekildedir:
Sleeve gastrektomi, bir cerrahi işlemdir. Her cerrahi işlemde olduğu gibi burada da bir takım riskler vardır. Ameliyat kararının verilmesinden önce bu risklerin detaylı olarak gözden geçirilmesi gerekir.
Öncelikle her cerrahi işlemde riskler olduğunun unutulmaması gerekir. Tüp mide ameliyatı, en güvenli cerrahi operasyonlardan biridir. Komplikasyon görülme oranı, birçok operasyona göre daha düşüktür.
Komplikasyon riski, birçok unsura göre farklılık gösterir. Hastanın yaşı, genel sağlık durumu, kilosu ve doktorun deneyimi bu noktada etkili olan unsurlardan bazılarıdır. Tüp mide ameliyatı riskleri şu şekildedir:
Buradaki risklerin önemli kısmı, birçok cerrahi işlemde vardır. Tüp mide ameliyatına özgü olan en ciddi risk, erken evre kaçak sorunudur. Midenin bir kısmının alınmasından sonra atılan dikişlerdeki sızıntı, operasyonun yenilenmesini gerektir.
Kaçak sorununa dair kontroller, operasyon sırasında yapılır. Daha sonra ise hastalar hastanede veya klinikte kontrol altında tutulur. Bu süreçte hastalara opak bir sıvı içerilerek yeniden kontroller yapılır ve kaçak olmadığından emin olunur.
Tüm kontrollere ve yakın takip etmelere karşın kaçağın bir risk olduğu açıktır. Bundan dolayı operasyon sonrasında hastalar, vücutlarındaki değişimi takip etmelidir. Yeni ortaya çıkan bir karın ağrısı ve yüksek ateş, kaçağın en önemli belirtileridir.
Riskler incelendiğinde oldukça ciddi oldukları görülür. Ancak bunların görülme oranları çok düşüktür. Günümüzde neredeyse hastaların tamamı, bu tür sorunlar yaşamadan ameliyattan çıkmakta ve sorunsuz bir tedavi süreci geçirmektedir.
Ameliyattan sonra hastaların beslenmelerine özel bir önem vermesi gerekir. Hastalar, ameliyattan sonraki ilk günlerde sadece sıvı gıdalar tüketebilecektir. Daha sonraki süreçte ise önce püre gıdalara, sonra da katı gıdalara geçilir.
Mide, hızlı iyileşen bir organdır. Bu süreci daha sorunsuz ve kısa atlatmak için doktor tarafından verilen diyet ve beslenme talimatlarına uymak çok önemlidir. Bu talimatlar, hem iyileşme sürecinin sorunsuz atlatılmasını hem de hızlı kilo verilmesini sağlayacaktır.
Ameliyat sonrasında hastalarda az yeme ve çabuk doyma durumu ortaya çıkar. Bunun korunması ve midenin genişlemesinin engellenmesi için katı ürünler ile sıvı ürünlerin aynı anda tüketilmemesi önemlidir. Bunların arasında 30 dakika olması, yararlı olacaktır.
Operasyondan sonraki ilk dönemlerde beslenme zorlukları yaşanması normaldir. Bu süreçte bazı hastalara vitamin ve mineral takviyesi verilebilir.
Beslenme haricinde doktor tarafından önerilen egzersizlerin yapılması da çok önemlidir. Egzersizler, kilo vermeyi hızlandıracağı gibi karın bölgesindeki olası deri sarkmalarını da engelleyecektir.
Hastaların bir kısmı ise belli bir miktar kilo verdikten sonra eski alışkanlıklarına geri dönmekte ve yüksek kalorili gıdaları tüketmeye başlamaktadır. Böyle durumlarda hastaların yeniden obez olma ihtimalleri ortaya çıkar.
Tüp mide ameliyatı olmadan önce hastaların beslenme alışkanlıklarını ve yaşam tarzlarını değiştireceklerinden emin olması gerekir. Bu noktada tereddüdü olan hastalar, istedikleri sonuçları alamazlar.
İstenen sonuçların elde edilmesi, kalıcı olarak kilo verilmesi için bu noktada ameliyat sonrası dönem çok önemlidir. Öyle ki, en az ameliyat kadar önemlidir.
Operasyondan sonraki dönemde hastaların talimatlara, en ufak bir esneklik göstermeden uyması gerekir. İlk zamanlar bu alışkanlıkların terk edilmesi ve değiştirilmesi hastaları zorlar. Ancak zaman içerisinde düzenli hale gelecektir.
Tüp mide ameliyatı ve sonrasındaki dönemde kalıcı sonuçlar elde edebilmek için doğru cerrahın ve doğru kliniğin tercih edilmesi gerekir. Doğru seçimler, daha kısa iyileşme süresi ve daha düşük komplikasyon riski açısından da son derece önemlidir.