Tüp Mide Ameliyatının Tarihsel Gelişimi

Tüp Mide Ameliyatının Tarihsel Gelişimi

Tüp Mide Ameliyatının Tarihsel Gelişimi

Tüp mide Ameliyatı, obezite tedavisi için yaygın olarak kullanılan ve yüksek başarı elde edilen yöntemlerden biridir. Bu yöntem ile hastalar fazla kilolarının çok büyük bir kısmını 6-8 ay gibi kısa bir sürede verebilmektedir. Peki, tüp mide Ameliyatı nasıl gelişmiştir?

Tüp Mide Ameliyatının Tarihçesi

Tüp mide ameliyatının gelişim süreci, obezitenin gelişimine bağlı olarak gerçekleşmiştir. Bu prosedür, direkt olarak geliştirilmemiş veya ilk defa bir hastaya sadece bu prosedür uygulanmamıştır. Obezite Ameliyatı içerisindeki bir bölüm olarak ortaya çıkmış, daha sonraki süreçte ise etkileri fark edilerek, tek başına uygulanmaya başlanmıştır.

· Obezite Ameliyatının Ortaya Çıkışı

Obezite, her ne kadar günümüzde yaygın olarak görülse de, insanlığın neredeyse her döneminde fazla kilolu kişiler olmuş ve bunlara özel tedaviler bulunmaya çalışılmıştır. Antik Yunan ve Antik Mısır dönemlerinde dahi fazla kilolardan kurtulmak için uygulanması gereken cerrahi işlemlere dair çalışmalar yapılmıştır. Ancak o dönemin şartları nedeniyle bu çalışmalar tam olarak yapılamamıştır.

Tarih boyunca cerrahi işlemlerle kilo verme konusu gündeme gelmiştir. Ancak tam manasıyla bu çalışmaların hayata geçirilmesi, 1900’lü yılları bulmuştur. 1950’lerde ince bağırsağın kısaltılması üzerine çalışmalar yapılmış ve bu kapsamda farklı ameliyatlar gerçekleştirilmiştir.

· Tüp Mide Ameliyatı Tarihi

Tüp mide Ameliyatı, tarihi bir birikimin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Obezite Ameliyatıne ilişkin denemeler yapılırken, ilk olarak ince bağırsaktaki emilime odaklanılmıştır. İlk obezite Ameliyatı, İsveçli bir doktorun ince bağırsağı 105 cm kısaltması olarak kayıtlara geçmiştir.

Bu ameliyattan sonra hastada kilo kaybı istendik düzeyde gerçekleşmiş, ancak 6 ayın sonunda hasta kilo almaya başlamıştır. Bu süreçte ince bağırsakların alınan bölümü tolere ettiği düşünülmüştür. Sonraki süreçte ise hastaların ince bağırsaklarının %90-95’lik kısmı alınmış, bu defa ise mineral ve vitamin eksikliği meydana gelmiştir.

Bu sürecin sonunda biliopankretik diversiyon (BPD) ameliyatı geliştirilmiştir. Midenin bir kısmının alınması, ilk defa bu prosedürde gerçekleşmiştir. Daha sonraki süreçte BPD ameliyatı modifiye edilmiş ve BPD/DS ameliyatı geliştirilmiştir.

Tüp mide Ameliyatı ilk defa 1988 yılında, Dual Switch ameliyatının bir aşaması olarak yapılmıştır. Ancak bu dönemde yine prosedür tek başına değil, kapsamlı bir obezite Ameliyatı yönteminin aşaması olarak kullanılmıştır.

1990’lı yıllara gelindiğinde ise söz konusu prosedür artık tek başına denenmiştir. 21 obezite hastasına tek olarak tüp mide Ameliyatı uygulanmış ve hastaların istendik şekilde kilo verdikleri görülmüştür. Üstelik bu prosedürde vitamin ve mineral eksikliği gibi riskler de ortadan kalkmıştır.

2000’li yıllara kadar tüp mide Ameliyatı, açık ameliyat yöntemi ile uygulanırken, 2000’lerden itibaren teknolojide yaşanan gelişmeler sayesinde kapalı yöntemlerle ilgili ameliyat yapılmaya başlanmıştır. Günümüzde yaygın olarak kullanılan prosedürün tarihi ve tarihsel gelişimi bu şekildedir.

Tüp Mide Ameliyatı Nedir?

Tüp mide ameliyatı, midenin %80’lik kısmının alınarak vücut dışına çıkarılmasını içeren bir prosedürdür. Bu prosedür, laparoskopik yöntemle uygulanır. Hastaların mide giriş ve çıkışlarına müdahale yapılmaz ve bu bölümler değiştirilmez.

Prosedürden sonra tıkanıklık ve darlık olmaması için kalibrasyon tüpü kullanılır. Bu tüp ile mide şekillendirilir ve prosedürden sonra ise tüp alınır. İlgili yönteme tüp mide ameliyatı denilmesinin nedeni söz konusu tüp ve prosedürden sonra midenin tüpe benzemesidir.

Obezite Ameliyatı içerisinde özel bir yeri olan söz konusu yöntem, hastaların fazla kilolarından kısa sürede kurtulmalarını sağlar. Doktor talimatlarına göre hareket eden hastalar, prosedürden sonraki 6-8 aylık süreçte 50 kg’a kadar kilo kaybı yaşayabilir. Bu durum, hastaların obeziteyi yenmeleri açısından son derece önemlidir.

Tüp Mide Ameliyatı Avantajları

Tüp mide ameliyatı, sağladığı avantajlar nedeniyle günümüzde yoğun olarak tercih edilmektedir. Sağladığı avantajlardan bazıları şunlardır:

  • Kalıcı kilo kaybını sağlayan bir yöntemdir. Hastalar, prosedür sayesinde daha az gıda ile tokluk hisseder ve bu durum alışkanlığa dönüşür.
  • Obezite kaynaklı uyku apnesi, tip 2 diyabet ve hipertansiyon gibi hastalık risklerini ortadan kaldırır.
  • Kilo kaybıyla birlikte hastaların hareket kabiliyetleri ve dolayısıyla da yaşam kaliteleri belirgin şekilde artar.
  • Fazla kilolarından kurtulan hastaların görünümleri düzelir. Bu durum ise hastaların özgüvenlerinin artmasına ve sosyal yaşamlarının hareketlenmesine neden olur.
  • Prosedür sonrasındaki olumlu etkiler, hastaları psikolojik olarak da olumlu etkiler ve psikolojilerini düzeltir.
"Hayatınızın her anında, sağlığınıza verdiğiniz değer sizi daha güçlü kılar."
5/5 - (1 vote)
'
Whatsapp
💬Yardıma mı ihtiyacınız var?
Merhaba ,
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz?